Herkese Merhaba!
Uzun bir mevzu olduğu için instagramdan değil de buradan yazmayı tercih ettim. Bu yazıda oldukça objektif olmaya çalıştım. Kendi hislerimi bir kenara bırakıp olayları olduğu gibi aktaracağım. Ne sonuca varacağınıza siz karar verirsiniz. İlk olarak bilmeyenler için özetleyeyim. Miraç Çağrı Aktaş'ın "Sen On Yedi Yaşımsın" kitabını biliyorsunuzdur sanırım. Bu kitapla ilgili uzun zamandır kulağıma gelen bir şeyler vardı. Pazar günü kitaba başlama kararı aldım fakat o gün içinde takip ettiğim birinin hikayesinde denk geldiğim kanıt niteliğinde bir yazı linki gördüm. Profili ziyaret ettim ve yazıyı okudum. Yazının sahibi düşüncelerini gayet kanıtlı bir şekilde önümüze sunduğu için ben de inandım doğal olarak. Yazıda kitabın çalıntı cümlelerden oluştuğu bir çok kanıtla yazılmıştı. Şaşkındım. Böyle birşey elbet beklemiyordum. Şok içinde arkadaşlarıma mesaj attım. Bildiklerini söyleyenler oldu. Yazar açıklama yaptı dediler profilini ziyaret ettim ve ne yazık ki paylaşımı tatmin edici değildi. Ben bir haksızlık gördüğüm zaman asla susamam. Bu sefer de elbet öyle oldu ve ben bu konuyla alakalı yazarı ve yayın evini etiketleyerek bir paylaşım yaptım. Sonrasına yayın evi ve yazar etiket kaldırıp beni engelledi. Yayın evinde çalışan bir kadın bana mesaj attı ve yanlış düşündüğümü vs söyledi. Kanıt istediğimi söyledim ve telefon numaramı istedi. Elbette vermedim. Konuşarak anlatacakmış öyle dedi. Sonrasında yarın bana açıklama yapacağını belirtti. Tamam dedim. İkna olana kadar postu kaldıramayacağımı net şekilde belirttim. Sonra yazara ait olan "@senonyediyasimsin" hesabından şiddet ve hakaret içeren mesajlar aldım. Hatta bunun bir kısmını yayınlamıştım. Dehşet içindeydim. Yani nasıl olur da bir yazar bir okura böyle muamele yapabilir. Saygılı olmasını gayet güzel bir dille açıklamış olmama rağmen sonrasında yine hakaret içerikli mesajlar aldım ve devam ederse kendisinin yaptığı gibi engelleyebileceğimi söyledim. Bana dediği "Hadi ya, engellesene, nolur engelle" gibi kalıplar oldu? Bu neydi ki? 1. Sınıf çocuğu kavgası mı? Güldüm açıkçası.
Sonra bu konuşmaların da bir kısmını yayınladım. Pişman mıyım? Elbette hayır. Neden böyle bir muameleye sessiz kalayım. Öyle birşey asla olamaz efendim. Sonrasında yayın evinde çalışan ve benimle iletişme geçen kadına mesaj atıp, yazarın beni rahat bırakmasını söyledim. O sırada "senonyediyasimsin" nickli instagram sayfasından da engellenmiştim. Kadın ise bana bu cümleleri Yazar 'Miraç Bey'in' kurmayacağını söyledi. Neden inanayım? Sonrasında 15 dakika kadar bir zaman geçti ve 'senonyediyasimsin' sayfası engeli kaldırdı ve bana mesaj atıldı. (buraya kadar söylediğim her şey kanıtıdır.) yazar o mesajları kendisinin atmadığını Bursa imza günü sebebi ile vapurda olduğunu hiçbir şeyden haberi olmadığını söyledi. Söylediğine göre onu benim mesaj attığım kadın arayıp bilgilendirmiş. Pekala dedim ne istiyorsunuz? Bana durumu açıklamak istediğini söyledi. Dedim pekala. Buyurun. Arayıp konuşmak istediğini söyledi. Bende madem bunca zaman açıklamak istiyordunuz neden engellediniz 'miracagri' sayfanızda diye sordum. Kendisinin engellenemediğini ve bütün bunları editörünün yaptığını ve onun adına özür dilediğini söyledi. Sayfasını editörü ile beraber kullanıyormuş. Her neyse pekala dedim uzun bir konuşmadan sonra numaramı verdim. Yazar telefonda bu çalıntı mevzusu ile ilgili bana uzunca açıklamalar yaptı. Gerek tatmin olduğum gerek olmadığım noktalar elbet oldu. Sonrasında postu silmemi ve bu durumu takipçilerime açıklamamı rica etti. Söylediğine göre kendisini ve yayın evinin "bir daha asla bu yayın evini tercih etmeyeceğim." gibi cümlelerimden ötürü zan altında bırakmışım. Vapurda iken fotoğrafımı görmüş ve cok beğenmiş. Re-post yapacakken açıklamamı görmüş ve cok üzülmüş. Şok olmuş falan bunları açıkladı. Kimseyi kırmak üzmek niyetinde elbet değildim. Fakat ortada kanıtla sunulmuş bir iddia varken ben susamazdım. Kendimi hatalı gördüğüm tek nokta önce yazara mesaj atıp nedir bunlar diyebilirdim. Fakat cevap verir miydi, zaten açıklama yaptım mı derdi bilemeyeceğim. Fakat bence arayıp anlatmayacağı da kesindi. Yazarla uzunca telefonda konuşup olayı tatlıya bağladık. Ben hatalı olduğum noktalar icin özür diledim, o editörü adına diledi.
Editörünün ve yayın evinin beni engellemesini, verdiği tepkileri asla unutmayacağımı söylemek isterim. Bu yazıyı yazmamın tek sebebi yazarın bazı noktalarda samimiyetine inanmam ve bana bu kadar vakit ayırmış açıklama yapmış olması. Yoksa emin olun ne postu siler ne de açıklama yapardım. Tepkiden çekinecek olsam zaten başta yazar ve yayın evini etiketlemezdim . Miraç Çağrı Aktaş'ın açıklamasına göre sözü edilen yazarın kitaplarında çalıntı cümleler diye nitelendirilen o alıntılar için yazarla bizzat konuşup özür dilemiş ve bilgisi dahilinde değilmiş. O cümleler 'sevgilisinin ona attığı bir mesajmış.' bana söylediği açıklama bu inanıp inanmamak ise tamamı ile size kalmış. Ben bu noktada düşüncelerimi kendime saklayacağım. Yazarın bir diğer kitaplarına da göz atıp yine bu tarz birşey ile karşılaşırsam kesinlikle bu sefer hiç bir açıklaması tatmin etmez. Bana o paylaşımım ile hakkına girdiğimi, kul hakkını falan anlattı. O halde eminim ki kitap çalıntı ise günah olduğunu kendisi biliyordur. Bende Yüce Allah ile kendisinin bildiği bu gizliği onun vicdanına bırakıyorum. Yazarın iddiası bu yönde. İnanıp inanmamak da okurlara kalmış. Öyle söylüyor. Biraz önce de dediğim gibi postu silmemin sebebi yazarın bazı noktalarda açıklamalarını mantıklı bulmam ve kendisisin silmemi istemesidir.Zaman ayırıp bu kadar açıklama yaptığı için ben de bu yazıyı yazmayı borç bildim.
Benim anlatacaklarım bu kadar. umarım sorularınızı yanıtlayabilmişimdir. kafanıza takılan noktalar olduysa yorum yapabilir veya sosyal medya hesaplarıma mesaj atarsanız yine cevap veririm.
Buraya kadar okuduğunuz için teşekkür ederim ve ayrıca dün yanıma olan herkese ayrı teşekkür ederim.
iyi akşamlar dilerim...
Uzun bir mevzu olduğu için instagramdan değil de buradan yazmayı tercih ettim. Bu yazıda oldukça objektif olmaya çalıştım. Kendi hislerimi bir kenara bırakıp olayları olduğu gibi aktaracağım. Ne sonuca varacağınıza siz karar verirsiniz. İlk olarak bilmeyenler için özetleyeyim. Miraç Çağrı Aktaş'ın "Sen On Yedi Yaşımsın" kitabını biliyorsunuzdur sanırım. Bu kitapla ilgili uzun zamandır kulağıma gelen bir şeyler vardı. Pazar günü kitaba başlama kararı aldım fakat o gün içinde takip ettiğim birinin hikayesinde denk geldiğim kanıt niteliğinde bir yazı linki gördüm. Profili ziyaret ettim ve yazıyı okudum. Yazının sahibi düşüncelerini gayet kanıtlı bir şekilde önümüze sunduğu için ben de inandım doğal olarak. Yazıda kitabın çalıntı cümlelerden oluştuğu bir çok kanıtla yazılmıştı. Şaşkındım. Böyle birşey elbet beklemiyordum. Şok içinde arkadaşlarıma mesaj attım. Bildiklerini söyleyenler oldu. Yazar açıklama yaptı dediler profilini ziyaret ettim ve ne yazık ki paylaşımı tatmin edici değildi. Ben bir haksızlık gördüğüm zaman asla susamam. Bu sefer de elbet öyle oldu ve ben bu konuyla alakalı yazarı ve yayın evini etiketleyerek bir paylaşım yaptım. Sonrasına yayın evi ve yazar etiket kaldırıp beni engelledi. Yayın evinde çalışan bir kadın bana mesaj attı ve yanlış düşündüğümü vs söyledi. Kanıt istediğimi söyledim ve telefon numaramı istedi. Elbette vermedim. Konuşarak anlatacakmış öyle dedi. Sonrasında yarın bana açıklama yapacağını belirtti. Tamam dedim. İkna olana kadar postu kaldıramayacağımı net şekilde belirttim. Sonra yazara ait olan "@senonyediyasimsin" hesabından şiddet ve hakaret içeren mesajlar aldım. Hatta bunun bir kısmını yayınlamıştım. Dehşet içindeydim. Yani nasıl olur da bir yazar bir okura böyle muamele yapabilir. Saygılı olmasını gayet güzel bir dille açıklamış olmama rağmen sonrasında yine hakaret içerikli mesajlar aldım ve devam ederse kendisinin yaptığı gibi engelleyebileceğimi söyledim. Bana dediği "Hadi ya, engellesene, nolur engelle" gibi kalıplar oldu? Bu neydi ki? 1. Sınıf çocuğu kavgası mı? Güldüm açıkçası.
Sonra bu konuşmaların da bir kısmını yayınladım. Pişman mıyım? Elbette hayır. Neden böyle bir muameleye sessiz kalayım. Öyle birşey asla olamaz efendim. Sonrasında yayın evinde çalışan ve benimle iletişme geçen kadına mesaj atıp, yazarın beni rahat bırakmasını söyledim. O sırada "senonyediyasimsin" nickli instagram sayfasından da engellenmiştim. Kadın ise bana bu cümleleri Yazar 'Miraç Bey'in' kurmayacağını söyledi. Neden inanayım? Sonrasında 15 dakika kadar bir zaman geçti ve 'senonyediyasimsin' sayfası engeli kaldırdı ve bana mesaj atıldı. (buraya kadar söylediğim her şey kanıtıdır.) yazar o mesajları kendisinin atmadığını Bursa imza günü sebebi ile vapurda olduğunu hiçbir şeyden haberi olmadığını söyledi. Söylediğine göre onu benim mesaj attığım kadın arayıp bilgilendirmiş. Pekala dedim ne istiyorsunuz? Bana durumu açıklamak istediğini söyledi. Dedim pekala. Buyurun. Arayıp konuşmak istediğini söyledi. Bende madem bunca zaman açıklamak istiyordunuz neden engellediniz 'miracagri' sayfanızda diye sordum. Kendisinin engellenemediğini ve bütün bunları editörünün yaptığını ve onun adına özür dilediğini söyledi. Sayfasını editörü ile beraber kullanıyormuş. Her neyse pekala dedim uzun bir konuşmadan sonra numaramı verdim. Yazar telefonda bu çalıntı mevzusu ile ilgili bana uzunca açıklamalar yaptı. Gerek tatmin olduğum gerek olmadığım noktalar elbet oldu. Sonrasında postu silmemi ve bu durumu takipçilerime açıklamamı rica etti. Söylediğine göre kendisini ve yayın evinin "bir daha asla bu yayın evini tercih etmeyeceğim." gibi cümlelerimden ötürü zan altında bırakmışım. Vapurda iken fotoğrafımı görmüş ve cok beğenmiş. Re-post yapacakken açıklamamı görmüş ve cok üzülmüş. Şok olmuş falan bunları açıkladı. Kimseyi kırmak üzmek niyetinde elbet değildim. Fakat ortada kanıtla sunulmuş bir iddia varken ben susamazdım. Kendimi hatalı gördüğüm tek nokta önce yazara mesaj atıp nedir bunlar diyebilirdim. Fakat cevap verir miydi, zaten açıklama yaptım mı derdi bilemeyeceğim. Fakat bence arayıp anlatmayacağı da kesindi. Yazarla uzunca telefonda konuşup olayı tatlıya bağladık. Ben hatalı olduğum noktalar icin özür diledim, o editörü adına diledi.
Editörünün ve yayın evinin beni engellemesini, verdiği tepkileri asla unutmayacağımı söylemek isterim. Bu yazıyı yazmamın tek sebebi yazarın bazı noktalarda samimiyetine inanmam ve bana bu kadar vakit ayırmış açıklama yapmış olması. Yoksa emin olun ne postu siler ne de açıklama yapardım. Tepkiden çekinecek olsam zaten başta yazar ve yayın evini etiketlemezdim . Miraç Çağrı Aktaş'ın açıklamasına göre sözü edilen yazarın kitaplarında çalıntı cümleler diye nitelendirilen o alıntılar için yazarla bizzat konuşup özür dilemiş ve bilgisi dahilinde değilmiş. O cümleler 'sevgilisinin ona attığı bir mesajmış.' bana söylediği açıklama bu inanıp inanmamak ise tamamı ile size kalmış. Ben bu noktada düşüncelerimi kendime saklayacağım. Yazarın bir diğer kitaplarına da göz atıp yine bu tarz birşey ile karşılaşırsam kesinlikle bu sefer hiç bir açıklaması tatmin etmez. Bana o paylaşımım ile hakkına girdiğimi, kul hakkını falan anlattı. O halde eminim ki kitap çalıntı ise günah olduğunu kendisi biliyordur. Bende Yüce Allah ile kendisinin bildiği bu gizliği onun vicdanına bırakıyorum. Yazarın iddiası bu yönde. İnanıp inanmamak da okurlara kalmış. Öyle söylüyor. Biraz önce de dediğim gibi postu silmemin sebebi yazarın bazı noktalarda açıklamalarını mantıklı bulmam ve kendisisin silmemi istemesidir.Zaman ayırıp bu kadar açıklama yaptığı için ben de bu yazıyı yazmayı borç bildim.
Benim anlatacaklarım bu kadar. umarım sorularınızı yanıtlayabilmişimdir. kafanıza takılan noktalar olduysa yorum yapabilir veya sosyal medya hesaplarıma mesaj atarsanız yine cevap veririm.
Buraya kadar okuduğunuz için teşekkür ederim ve ayrıca dün yanıma olan herkese ayrı teşekkür ederim.
iyi akşamlar dilerim...